15 Temmuz günü bavullarımızı topladık,akşama Samsun yoluna çıkacaktık ki...Neler oldu siz de biliyorsunuz. Şehidlerimize Allah rahmet eylesin,hala yaralı olan kardeşlerimize Allah şifa versin.Olayın şokunu tam olarak atlatamamışken,önceki gün üzerimizden geçen f16 ların sesini unutamamışken,16 temmuz günü yola koyulduk.Akşama Samsundaydık...
Samsun benim gerçekten sevdiğim bir şehir.Havasını İstanbul'a benzetirim biraz.Geniş arazileri var ve çok verimli bir memleket. Un,pirinç fabrikalarını,buğday,haşhaş,pirinç,mercimek gibi temel gıda maddelerinin tarlalarını geçerken görebileceğiniz sevimli bir yer.Şehir olarak da gelişmiş bir yer. Bizim İstanbul'daki metrobüsleri aratmayan,sıkça kullanılan bir treni bile mevcut. En meşhur caddesinin adı:İstiklal caddesi mesela:) Caddede Çalıkuşu'nda bir dürüm yiyebilir,Picnic adlı mekanda bafra dondurmasının tadına bakabilirsiniz. İkisi de muhteşemdi.
|
Bafra'da bir pirinç tarlası |
Samsun'a aslında gezmek için değil de duraklamak için gelmiştik. O yüzden fazla gezdik diyemem. Önce
Amisos tepesi denilen bir yere gittik. Burada helenistik döneme ait üst düzey yöneticilerden birinin ailesinin mezarı ve hazinesi varmış. Tümülüs denilen tepelerin içinde mezar odaları varmış. Tepede bir işletme yeme-içme hizmeti veriyor ve yiyecekler fena değil. Samsun manzarası tepenin güzel özelliklerin biri. Orada biraz kaldıktan sonra Cumhuriyet Meydanına nöbete gittik:)
Sonraki gün yolda sıkça kuşlu tabelalarına rastladığımız,
Kızılırmak Kuş Cennetine gitmeye karar verdik. Bölgeye
Kızılırmak Deltası deniliyor. Delta,o meşhur bildiğimiz
Bafra Ovasını oluşturmakta. Adından da anlaşılacağı gibi çok verimli bir bölge.Bölgede ayrıca bir
kuş çeşitliliği oluşmuş.Deltada 341 kuş türü varmış. Açıkçası kuşları görebilmek o kadar da kolay değildi,fazla görebildim diyemem. Belki de göç etmişlerdir pek bilemiyorum:) Ancak hayatımda ilk defa,coğrafya derslerinde anlatılan delta oluşumunu görmek heyecanlandırıcıydı. Sanırım buranın manda yoğurdu da meşhur ki,yolda
mandalara rastladık. Bu hayvanlar suya girmeyi pek severlermiş. Ayrıca
yılkı atları da muhteşemdi. Deltada daha çok hasır otu,sazlık falan görüyorsunuz. Bir an aklıma çizgi filmlerdeki saz ördek ikilisi bile geldi.
Leylekler de çok yaygındı burada. Fazla insana rastlayamıyorsunuz. Doğal kalabilmiş yerlerin hala olması insanı mutlu ediyor.
|
Kızılırmak Deltası |
Samsun'da piknik yapmak için de güzel yerler mevcut. Örneğin Bafra taraflarında
Sarıgazel Ormanı piknik alanı, Tekkeköy civarında
Kutlukent Belediyesi mesire yeri mangalcılar için ideal.
|
Suya giren mandalar |
|
Bir yılkı atı sahibiyle |
Samsun'dan ayrıldık ve
Ordu'da her zaman uğramadan geçmediğimiz Sagra fabrikasının yanındaki
Sagra fabrika satış mağazasına girdik.Bir çikolata dükkanından daha güzel bir şey varsa o da iki çikolata dükkanıdır!Oradan da
sevgili çikolatalarla ayrılıp,
Giresun'a meşhur olduğu için pide yemeye gittik.
Görele pidesini duymuşsunuzdur.İrfan Usta diye bir yerde yedik ve neden meşhur olduğunu anladık.Özellikle peynirlisini tavsiye ederim.
Sonra uzuuun süre kalacağımız
Trabzon'a ulaştık. Neden uzuun,çünkü memleketim:) Trabzon'dan kısaca bahsetmek gerekirse,en ünlü yerleri Uzun sokak,Meydan parkı da denilen Atatürk alanı,Maraş caddesidir. Kahramanmaraş'ın da en ünlü caddesi Trabzon caddesidir. Bu ayrıntıyı vermeden geçemeyeceğim:D En ünlü ilçelerini de köftesiyle ünlü
Akçaabat,ekmeğiyle ünlü
Vakfıkebir,bıçağıyla ünlü
Sürmene,hocalarıyla ünlü
Of olarak sayabilirim.Trabzon'da hem
fındık hem de
çay tarımı yapılır. Giresun tarafına doğru fındık,Rize tarafına doğru da çay tarımı yapılır.Havası genellikle çok nemlidir. Neyse...
Trabzon'a geldiğimde bir gezi listesi çıkarttım.Listedeki her yere gidemedim evet ama yine iyi gezdiğimi düşünüyorum.
Liste şöyleydi:
Ayasofya Cami,
Trabzon Müzesi,
Kanuni Sultan Süleyman Osmanlı Kültür evi,
Tarihi Ortamahalle evleri,
Zigana,
Hamsiköy,
Tarihi Kalkanoğlu pilavcısı,
Nejla hanım laz böreği,
Cephanelik,
Boztepe,
Sera gölü,
Memişağa Konağı,
Hıdırnebi Yaylası,
Çal Mağarası,
Tarihi Rüştü fırını,
Santa Harabeleri,
Sümela Manastırı.
Liste belki de daha da genişletilebilir ama benim merak ettiklerim bunlardı.
Yeşil olanlar gittiklerim,
mavi olanlar daha önce gidip bu sene gidemediğim,
kırmızı olanlar gidemediklerim,
fuşya olan 1 yıl tadilatta :)
Trabzon Ayasofya camii,Türkiye'deki 3 ayasofyadan biri.Diğer ikisi İstanbul'da ve Bursa-İznik'te.Hepsi de önceden klise olarak dönemin yönetici hristiyanları tarafından yaptırılmıştır.Aralarında halen cami olmayıp müze olarak kalan İstanbul'daki Ayasofyadır.
Ayasofya semti Trabzon'un en eski semtlerinden.Trabzon Ayasofya, 2013 yılında müzeden camiye çevrilmiş.Camiye girdiğinizde freskleri görebilirsiniz.Freskleri örtmek için, namaz ibadetine mani olmaması sebebiyle perdeler kullanılmış.Peki fresklerde neler var?Çeşitli efsaneler,hikayeler.Üzerinde çok durmadım açıkçası:)))Mimari olarak hoş bir yapısı var.Daha çok düğün fotoğraf çekimi için kullanılıyor bu özelliği.Cami avlusunda Ayasofya çay bahçesi var. Ayasofya'nın güzel mimarisi karşısında
kuymakla kahvaltı yapabilirsiniz:)
|
Ayasofya Camii |
|
Freskler |
Daha sonra Trabzon'un en gelişmiş ilçesi Akçaabat'ta bulunan
tarihi ortamahalle evlerine geçtik.Eski Trabzon evlerini görmek için ideal bir mahalle.Bazı evler konak adı altında restore edilmiş ve yeme-içme hizmeti veriyor.Bazıları otel olmuş,düğün falan yapabiliyorsunuz.Güzel ve sakin bir atmosferi var.
|
Tarihi Timurcuoğlu Konağı |
Başka bir gün bir arkadaşımla
Trabzon Müzesi'ne gittik.Müze belli bir dönem meslek lisesi olarak hizmet vermiş,bunu biliyordum çünkü annem de burada okuduğunu söylerdi hep.İçine girip annemin lisesini görme şansım oldu,müze olması sebebiyle.Müze Kostaki konağı diye bilinirmiş,Kostaki Teophylaktos iflas edince konağı Nemlioğlu ailesi almış.Müze; arkeolojik eserler,etnografik eserler diye iki bölümden oluşuyor.
Arkeolojik eserler,kazılar sonucu bulunan amforalar,heykeller,kilden eşyalar,dönemlere göre bilezikler,takılar,paralar gibi eserlerden oluşurken;
etnografik eserler bölümünde de daha çok Trabzon ve Türk kültürüne ait,antik kamalar,silahlar,giysiler,örtüler,takılar vb. sergilenmekte.Müze gezmeyi sevenler ve bir şey eskiden nasılmış diye merak edenler için güzel bir müze.Tam da şehrin göbeğinde yer alıyor,yani ulaşım derdi yok:)
Kanuni Sultan Süleyman Osmanlı Kültür evi 2015 yılında açılmış bir yer. Açıldığı bina
Kanuni Evi diye geçiyor. İsmi, Kanuni'nin bu evde doğduğunun iddia edilmesinden dolayı olmasına karşın buna dair kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Bilindiği gibi Trabzon 1461 yılında Fatih tarafından fethedilmiş,Yavuz burada valilik yapmış,Kanuni burada doğmuştur.Bu amaç doğrultusunda böyle bir kültür evi oluşturmuş Valilik. İçerisinde tarih boyu Türkler ve Trabzon kültürü anlatılmış,ayrıca 3 padişahın birebir vücut ölçülerinde yapılan birer balmumu heykelleri de var. Daha önce boş olduğunu bildiğim bina aslında iyi değerlendirilmiş ama sanki bir şeyler daha lazım gibi geldi bana ama ne bilemedim :) Kültür evinden dışarı çıktığınızda avluda bir şeyler yiyip içmek için masalar mevcut birkaç çay içip avludaki serinliğin tadını çıkarabilirsiniz. Ben daha çok Trabzon yöresel kıyafetlerini giymiş kız garsonları beğendim,çok tatlılardı:)
Tarihi Kalkanoğlu pilavcısı,sahile yakın Moloz denilen bölgede bulunuyor. Balıkçıları geçtikten sonra ara sokağa giriyorsunuz orada. Çevredeki yaşlı amcalara da sorabilirsiniz,yardımcı oluyorlar. Mekan bulunduğu köhne sokağa göre gayet güzel,yeterli yeri de var. 1856'dan beri hizmet veriyormuş. Kurucusu İstanbul'dan padişahın emriyle gelen bir aşçı, Kırım savaşında insanlara eşit olsun diye terazide tartılarak veriliyormuş bu pilav,hala öyle. Pilavın özelliği tereyağıyla yapılması ve et suyu ile pişirilmesi. Pilav yanında kavurma istedim yanına da hoşaf. Evet pilav güzeldi ama bana ağır geldi açıkçası. Kayısı hoşafına ise bayıldım. Aynı pilavcının İstanbul İstiklal caddesinde de şubesi varmış.
Nejla Hanım ev tatlıları,benim laz böreği için tercih ettiğim mekan. Laz böreğini herkes sevmiyor evet ama benim gibi çikolatadan başka tatlıları çok sevmeyen biri için bile güzel. Baklava hamurunun içine fıstık değil de muhallebi konulmuş gibi düşünün. Ayrıca başka tatlıcılarda olmayan fındıklı baklavası da güzeldir oranın.
Gelelim
Zigana,Hamsiköy macerasına... Birbirine yakın yerler zaten... Zigana geçidini duymayan yoktur. Karadeniz'e paralel uzanan Kuzey Anadolu Dağlarında bir geçit, Zigana. Aslında Trabzon'dan çok Gümüşhane'ye daha yakın.Daha çok Trabzonluların et yemeye gittiği yerdir.
Kuzu eti enfes olur. Benim yediğim yer Pervanoğlu'ydu. Ortamı ve eti gayet güzeldi.
Hamsiköy sütlacı için Hamsiköy'ü tercih ettim tabi ama Zigana'da da bulmak mümkün. Hamsiköy sütlacının bu denli lezzetli olmasının sebebi oradaki hayvanların sütünün mükemmel olması herhalde. Hayatımda yediğim en lezzetli sütlaçtı,üzerine de fındık kırığı dökmüşler,enfes. Sütlaçtaki pirinçler süt ile kaynaşmış ve mükemmel bir tat ortaya çıkmış. Kesinlikle tadın derim. Kuzey Anadolu Dağlarının o eşsiz güzelliği,öğleden sonra sisin çökmesiyle kayboluyor. O yüzden biraz erken gitmekte fayda var. Ağustos gibi sıcak bir ayda fazlasıyla serin bir yere gitmek istiyorsanız, Zigana'nın dağ havasını tercih edebilirsiniz:)
|
Zigana |
Gümüşhane hazır yakınken,
Karaca Mağarası'na uğramadan olmaz dedik ve yola çıktık.Yanınızda navigasyonunuz varsa bir yere gitmek öyle kolaylaşıyor ki:) Hemen gidiverdik.Karaca mağarası oranın yerlileri tarafından 1996 yılında keşfedilmiş karstik oluşumlu bir mağara.Giriş ücreti öğrenci için 3,sivil için 8 lira.Ve girerken sizden telefonlarınızın kilitli dolaplara bırakılması isteniyor, fotoğraf çekmek yasak, çünkü mağara hala oluşum halinde ve cihazların zararlı olacağı söyleniyor. Mağara o kadar büyüleyiciydi ki kaç defa unutup telefonumu çıkarmaya kalktım,yanımda olmadığı halde! Mağaranın sıcaklığı yıl boyu 14-15 derece olduğu için içeride hiçbir canlı yaşayamıyormuş. Sıcak Gümüşhane havasından,üzerinize bir şeyler alarak girin mağaraya, üşütüyor insanı. Mağara birbiriyle birleşmiş veya birleşmeyip sarkıt şeklinde kalmış dokunduğunuzda ıslak ,taştan daha sert oluşumlardan oluşuyor.(?) Arada damlayan sular küçük göletler oluşturmuş. Sarkıtlar,her 12 yılda yalnızca 1 cm uzayabiliyormuş. Devasa sarkıtlara bakınca, Dünya'nın oluşumundan beri var herhalde burası diyorsunuz. Güzel bir geziydi. Dışarı çıkıp hatıralık karaca mağarası magnetleri alabilirsiniz. Şimdilik bu kadar, gidemediğim yerleri de gezmek ümidiyle!